Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türk Telekom arasında ile “AKM Bağış ve Destek Sözleşmesi” imzalandı
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türk Telekom arasında, Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) teknik, sanatsal ve kültürel yönetiminin uluslararası standartlara göre yürütülmesini sağlamayı amaçlayan iş birliği anlaşması imzalandı.
AKM’de gerçekleştirilen imza törenine, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türk Telekom Üst Yöneticisi (CEO) Ümit Önal ve Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan katıldı.
Bakan Ersoy, sözleşme ile Türk Telekom’un 2 bin 40 kişi kapasiteli opera binasının isim sponsoru olduğunu belirterek, AKM’nin simgesi olan bu sanat mekanının bundan sonra Türk Telekom Opera Salonu olarak adlandırılacağını söyledi.
“AKM, Aslında Bizim Teknoloji Farkındalığımızın Çok Özel Bir Örneğidir”
Bakanlık olarak teknolojiyi son derece önemsediklerini, görev ve sorumluluk dahilinde sundukları ve ürettikleri, bütün hizmetlerde en son teknolojik altyapı ve uygulamaları kullanmaya özen gösterdiklerine işaret eden Bakan Ersoy, “Bugün müzelerimizden kütüphanelerimize, ören yerlerimizden kültür merkezlerimize ve gerçekleştirdiğimiz etkinliklere kadar bu gerçeği her yerde birinci elden görebilirsiniz. Teşhir-tanzim uygulamaları, bilgilendirme amaçlı uygulamalar, ziyaretçilerin düşünce ve önerilerini iletmek için kullanabileceği dijital ara yüzler, sanal müzelerimiz, ses, ışık ve sahne teknolojileri, güvenlik uygulamaları, mobil uygulamalar, reklam, tanıtım ve bilgi içerikli dijital platformlar gibi Bakanlığımız hemen her alanda, ihtiyacı tümüyle karşılayacak en iyi teknolojik çözümleri tercih etmektedir.” dedi.
Mehmet Nuri Ersoy, Bakanlık bünyesinde ayrıca Bilgi Teknolojileri Genel Müdürlüğünün Hitit Kültür ve Turizm Sistemi ve Meslek Birlikleri Bilgi Sistemi gibi son derece kapsamlı projeler yürüttüğüne vurgu yaparak, şöyle devam etti:
“Şu an içinde bulunduğumuz yeni AKM de aslında bizim teknoloji farkındalığımızın çok özel bir örneğidir. Yeşil çatı sisteminin kullanıldığı ve gün ışığından azami ölçüde faydalanacak şekilde tasarlanan AKM, trafolar, jeneratörler ve UPS sistemleri ile de kesintisiz bir enerji akışına sahiptir. Bina Enerji Yönetim Sistemi ile enerji tüketimi en düşük noktada tutularak en yüksek performans elde edilmiştir. Aynı zamanda enerji izleme yazılımları sayesinde enerji tüketim değerleri anlık olarak kontrol edilerek enerji verimliliği en üst düzeyde tutulmaktadır. AKM’de kullanılan tüm aydınlatma sistemleri KNX entegrasyonu ile kontrol edilebilmekte ve izlenebilmektedir. Yerleşkelerin her yerinde iklimlendirme sistemleri mekanik otomasyon sistemleri ile kontrol edilmektedir. Bu muazzam kültür-sanat kompleksi yüksek teknolojili 475 adet kamera ile kesintisiz olarak da izlenmektedir. AKM bina içi kapılar kartlı geçiş sistemleri ile kontrol edilmekte, kişiye özel kartlar ve yetkiler ile tüm AKM’de kontrollü geçişler sağlanmaktadır. Acil anons ve seslendirme sistemleri sayesinde de bina geneli güvenlik ve uyarı sistemleri 7-24 aktif olarak çalışmaktadır.”
“Bütün Salonlarda Son Teknoloji Ses Sistemleri Kullanılmıştır”
AKM’nin 4 bin 61 adet yangın algılama ve kontrol sistemi ile koruma altına alındığına dikkati çeken Bakan Ersoy, “Olası bir yangın durumunda yayılma hızına göre farklı senaryolarda tüm bina sistemleri entegrasyonu harekete geçecektir. Opera ve tiyatro salonları aydınlatma sistemleri seyircilerin rahatlıkları düşünülerek özellikle dizayn edilmiştir. Tek bir merkezden, mobil cihazlardan ve tabletlerden sistemler uzaktan kontrol edilebilmektedir. Bütün salonlarda son teknoloji ses sistemleri, sahne ışıkları, performans mekanları ve sahne mühendislikleri kullanılmıştır. Gerek açılış gecemizde gerekse Beyoğlu Kültür Yolu Festivali kapsamındaki AKM etkinliklerinde hem katılan basın mensubu arkadaşlarım hem de misafirlerimiz bunları bizzat tecrübe ettiler.” diye konuştu.
Bakan Ersoy, Türk Telekom’un bu sözleşme kapsamında vereceği desteğin AKM’de, hem teknolojik ve kurumsal kalitenin devamlılığında hem de uluslararası standartlarda oluşturduğu özgün yönetim anlayışının sürdürülmesi noktasında önemli bir katkı sağlayacağını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugüne kadar iletişim teknolojileri ve altyapısı ile siber güvenlik alanında iş birliği içinde bulunduğumuz Türk Telekom bu sözleşme ile teknoloji, bina işletme giderleri, iletişim ve pazarlama ile etkinlik destekleri kapsamında 7 yıl boyunca her yıl 45 milyon lira ayni bağış ve ihale kapsamında da 15 milyon lira nakit destek sağlayacaktır. Ayrıca her yıl TÜFE oranında bu rakamlar artarak, devam edecektir. Sayın Ümit Önal’ın şahsında, bu iş birliğinin hayata geçmesinde emeği olan herkese teşekkür ediyorum. Çünkü Türk Telekom çok önemli bir adım atıyor. Kültür ve sanatın gelişmesi adına bu anlaşmanın diğer özel kurum ve kuruşlarımıza örnek olacağını tahmin ediyoruz ve onlarla da birçok etkinlikte beraber olmayı düşünüyoruz. Bu açıdan da çok önemli bir adım.”
“İstanbul Atatürk Kültür Merkezi Bağış ve Destek Sözleşmesi” Hakkında
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türk Telekom arasında imzalanan anlaşma kapsamında Türk Telekom AKM’nin ana destekçisi oldu. AKM’nin simgesi kırmızı kürenin bulunduğu 2 bin 40 kişilik ana opera salonuna Türk Telekom’un adı verildi.
Teknoloji ve dijital dönüşüm deneyimini kültür-sanat alanına da aktaran Türk Telekom, AKM içindeki ve Beyoğlu Kültür Yolu’nda sanatseverlerin yenilikçi teknolojileri deneyimlemeleri için Wi-Fi bağlantı noktaları, 4.5G ve 5G mobil hizmetleri ile uçtan uca tüm telekomünikasyon hizmetlerinin sağlayıcısı olacak.
Anlaşma kapsamında, Türkiye’de bir ilke daha imza atılacak ve 5G altyapısı ile faaliyet gösteren Robot Cafe, Türk Telekom tarafından AKM içerisine konumlandırılarak, ziyaretçilere yeni bir deneyim sunacak.
AKM ziyaretçileri ayrıca Türk Telekom’un kuracağı özel ağırlama alanında keyifli vakit geçirirken özel marka ortaklıkları, etkinlik, faaliyet ve organizasyonlar için Türk Telekom’un sağladığı özel indirimlerden de faydalanabilecek.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Turizm Yatırım Forumu’na katıldı
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TTYD) tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Turizm Yatırım Forumu’nun (Tourism Investment Forum-TIF) açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin şu anda dünyanın en etkili ve en fazla tanıtım yapan ülkesi olduğunu belirtti.
Bakan Ersoy, “Galataport şu anda 200’ü aşkın gemi rezervasyonuna sahip. Bu sayıyı da ikiye katlayabileceğimizi biliyoruz. Bu da İstanbul için yeni bir port ihtiyacının göstergesidir. Bu ihtiyacı karşılayabilmek için hemen Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız ile bir planlama yaptık ve Yenikapı’da yeni bir port için çalışmalara başlandı ” dedi.
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansının kurulduğu 2019’dan bu yana Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar yoğun tanıtım yaptığına işaret eden Bakan Ersoy, “Alanında dünyanın en başarılı dijital platformlarından biri olan Go Türkiye portalımız üzerinden de kültür ve turizm sahasında sahip olduğumuz her özgünlüğü ve değeri anlattık. Go Türkiye platformu hakkında güncel bilgiler vermek gerekirse, 2022’nin ilk 4 buçuk ayında toplam tekil ziyaretçi sayısı 62 milyon oldu. Son 1 aydaki tekil ziyaretçi sayısı ise 5,6 milyona ulaştı. 2021 yılında 62 ülkeden, 980’i basın mensubu, 480’i influencer olmak üzere 4 bine yakın kişiyi ülkemizde ağırladık. 2022 yılına çok hızlı ve etkin başladık. Bu yılın ilk 4 ayında Türkiye’nin 22 şehrinde yapılan toplam 101 etkinlikte, yurt dışından getirdiğimiz 292’si basın mensubu, 71’i influencer olmak üzere 42 ülkeden toplam 883 kişiyi ağırladık. Bunların arasında tur operatörleri de bulunuyor. Bu ağırlamalar sonucu influencer erişimi 140 milyon olurken, basında çıkan haberlerin erişimi ise ilk 3 ayda 9,9 milyara ulaştı.” diye konuştu.
Ersoy, geçen yıl hizmete açılan Galaport’un sadece İstanbul’un değil, dünyanın en beğenilen kruvaziyer limanlarından biri olduğuna da dikkati çekerek, dünyada yeni planlanan kruvaziyer limanlarının İstanbul’u örnek aldığını vurguladı.
Yenikapı’da yeni bir port için çalışmalara başlandı
Türkiye’nin atılan adımlarla homeport haline geldiğinin altını çizen Mehmet Nuri Ersoy, “Kruvaziyer turlarının sadece yaz sezonunda değil, 12 ay boyunca devam edecek olması da turizm hareketliliğinin tüm yıla yayılmasını sağlayacak. Rakamlar çok açık. Galataport şu anda 200’ü aşkın gemi rezervasyonuna sahip. Bu sayıyı da ikiye katlayabileceğimizi biliyoruz. Bu da İstanbul için yeni bir port ihtiyacının göstergesidir. Bu ihtiyacı karşılayabilmek için hemen Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız ile bir planlama yaptık ve Yenikapı’da yeni bir port için çalışmalara başlandı.” dedi.
Ersoy, Michelin Rehberi’nin İstanbul yeme-içme sektörüne gösterdiği bu ilgiye de dikkati çekerek, “Tamamen bağımsız ve gizli Michelin denetçileri tarafından takip edilen kapsamlı süreç sonunda rehberde yer alacak işletmelerimiz, 11 Ekim’de düzenlenecek törenle açıklanacak.” ifadelerini kullandı.
Önemli turizm destinasyonlarından Antalya Havalimanı’nın ihalesine de değinen Bakan Ersoy, şunları kaydetti:
“Çok önemli bir ihaleydi, sonunda 765 milyon avro yatırım taahhüdü, 8 milyar 555 milyon avro gelir taahhüdü, 2 milyar 138 milyon avro ön ödeme taahhüdü ile Alman-Fransız ortaklığı konsorsiyumu ihaleyi aldı. Bu rekor ihale aynı zamanda dünyanın Türkiye turizmine, ekonomisine ve Antalya’ya olan güveninin bir tescili oldu.”
Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, pandeminin etkilerini hızlı bir şekilde atlatarak tekrar yükseliş trendine giren Türkiye’nin için çok önemli iki karar alındığına işaret ederek, “Birincisi 2025 yılı sonuna kadar yapılacak yatırımlarda KDV hızlı mahsubuyla ilgili, biliyorsunuz KDV’siz yatırım faturası alınabiliyor artık 2025 sonuna kadar yatırımlarda. İkincisi ise 50 milyar liralık 2 yılı ödemesiz 10 yıl vadeli düşük faizli TL kredi desteği, bunlar da bu ay itibarıyla devreye alındı.” açıklamasını yaptı.
Ersoy, sürdürülebilirlik standartlarının en üst akreditasyon kuruluşu olan Global Sustainable Tourism Council (GSTC) ile de işbirliği anlaşmasına imza attıklarını söyleyerek, “Böylelikle Türkiye ve GSTC sürdürülebilir turizm alanında ilk defa ‘hükümet nezdinde ulusal bir program geliştirmek üzere anlaşma yaparak’ dünyaya örnek oldu.” dedi.
“Önümüzdeki yıllarda İzmir, Diyarbakır, Çanakkale ve Konya’da da Kültür Festivallerimiz sanatseverlerle buluşacak”
Kültür alanında da geçen yıl 29 Ekim’de Atatürk Kültür Merkezi’nin açılışıyla birlikte başlatılan Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nde 300’den fazla etkinlik yapılırken 7,8 milyon ziyaretçi ağırlandığını aktaran Ersoy, “Beyoğlu ve Başkent Kültür Yolu Festivallerinin yanı sıra İzmir, Diyarbakır, Çanakkale ve Konya’da da Kültür Festivallerimiz sanatseverlerle buluşacak.” ifadelerini sözlerine ekledi.
Geleceğin Destinasyonu Türkiye (Destination Future Turkey) temasıyla gerçekleşen etkinlik, açılış konuşmalarının ardından forum kapsamında 27 panelde 80’i aşkın konuşmacı, ulusal ve uluslararası yatırımcıların bir araya gelmesiyle devam etti.
MÜZİĞİN SINIRLARI AŞAN GÜCÜ… FRIEDER BERNIUS İLK DEFA TÜRKİYE’DE!
50 yılı aşkın bir süredir, kurduğu korolar, orkestralar ve liderlik ettiği festivaller ile klasik müzik dünyasının en etkili isimlerinden Frieder Bernius Türkiye’ye geliyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nün daveti ve ev sahipliğinde, Almanya Federal Cumhuriyeti Büyükelçiliği ve Goethe-Institut Ankara’nın katkılarıyla, dünyanın en önemli şeflerinden biri olarak kabul edilen Maestro Frieder Bernius, İstanbul ve Ankara’da bir dizi konser ve eğitim etkinliğine katılmak üzere Türkiye’ye geliyor. Dünyaca ünlü maestro 14 Kasım’da, yeniden açılan Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM), 16 Kasım’da ise Ankara Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) Konser Salonu’nda yapılacak konserlerle müzikseverlere çok özel bir deneyim sunacak.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu ve Rezonans Şefi Dr. Burak Onur Erdem’in girişim ve idaresinde yürütülen proje kapsamında, Devlet Çoksesli Korosu’nun genç sanatçıları ile ülkemizin alanında en saygın topluluklarından Rezonans, Maestro Bernius yönetiminde yoğun bir eğitim, prova ve konser deneyimi yaşayacak, uluslararası alanda bilgi ve deneyim kazanacak.
Konser repertuvarındaki ilk defa çalınacak olan eserlerde, ney ve tambur gibi Türk Müziği enstrümanları da kullanılarak bir müzikal sentez yaratılacak; Anadolu müziği ile Orta Avrupa Klasik Müziği unsurlarının bir birleşimi sunulacak. Programda ayrıca koro müziğinin önemli yapıtlarından sayılan Bach eserlerinden, Romantik dönemden Mendelssohn eserlerine, klasik müzik tarihinde önemli bir kilometre taşını temsil eden Bruckner’in ses dünyasına kadar Alman repertuarının önemli klasiklerinin yorumlarına yer verilecek.
Konserlerin yanı sıra Frieder Bernius’un yöneteceği Açık Prova etkinlikleri sayesinde, ülkemizdeki pek çok koro şefi, koro sanatçısı ve müzisyen de bu büyük üstat ile tanışma fırsatı bulacak, bilgi ve deneyiminden faydalanacak.
Proje kapsamında Alman maestro ve eğitimci Jan Schumacher ile hazırlık çalışmaları yapılacak. Maestro Frieder Bernius’un Türkiye’de geçireceği süreç ve izlenimleri kaydedilerek kalıcı şekilde sanatseverlerin ilgisine sunulacak. Bir ekol olarak kabul edilen şefin konser hazırlıkları, eğitim çalışmaları, tarihi eserlerimizi ziyareti ve değerlendirmeleri belgelenerek sanatseverlerle buluşacak.
Frieder Bernius
Klasik müzik dünyasının en önemli isimlerinden Frieder Bernius, 1968’de Musichochschule’de eğitimi sırasında, Stuttgart Oda Korosu’nu kurdu.
1977’den itibaren Frieder Bernius, SDR, WDR, NDR Korosu, RIAS Oda Korosu gibi Almanya’nın önde gelen yayın kuruluşlarının orkestraları ve korolarını yönetti, Stuttgart Barok Orkestrası ve Stuttgart Erken Dönem Müziği Festivali gibi 17 ve 18. yy müziğinin özgün icrasına odaklanan iki önemli kurumun kuruluşunda aktif olarak rol aldı.
Günümüzde Almanya’nın dört bir yanında ve Avrupa’nın önemli radyo koroları ve müzik topluluklarına konuk şef olarak davetler alan Frieder Bernius, prestijli müzik festivallerinde de yer alıyor.
Frieder Bernius’un sayısı 40’ı aşan kayıtları Hollanda Edison Ödülü, Fransa’da Altın Diyapazon Ödülü gibi pek çok ödüle layık görülmüştür. 1993 yılında Federal Almanya Cumhuriyeti Liyakat Nişanı ile ödüllendirilen maestro, klasik müzik dünyasına kazandırdığı isimlerle “Şeflerin Hocası” olarak anılıyor.
Burak Onur Erdem
Dr. Burak Onur Erdem, İTÜ Müzik İleri Araştırmalar Merkezi Müzik Teorisi ve Şeflik bölümlerinden doktora derecesiyle mezun oldu. Graz Müzik Üniversitesi’nde Prof. Johannes Prinz ile post-doktora çalışmalarını bitirdi.
2010 yılında İstanbul merkezli oda korosu Rezonans’ı kurdu ve koroyla uluslararası alanda birçok projeye imza attı. 2013-2016 yılları arası Türkiye’nin en köklü senfonik korolarından İstanbul Avrupa Korosu’nun şefliğini yaptı. Türkiye koro müziğini uluslararası boyutta temsil edebilmek üzere 2012 yılında Koro Kültürü Derneği’ni kurdu.
2015 yılında Avrupa Koro Federasyonu’nun yönetim kuruluna seçilen ilk Türk oldu. 2018 yılında Dünya Koro Federasyonu yönetim kuruluna Avrupa temsilcisi olarak atandı. 2022 Leading Voices: Avrupa Koro Liderleri Günleri’nin müzik komisyonu başkanlığı görevini sürdürmektedir. Burak Onur Erdem, 2017 yılından beri Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu’nun şefliğini yapmaktadır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu
Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu, 1988 yılından beri Türkiye’nin önde gelen profesyonel topluluklarından biri oldu. Her sezon 30’u aşkın konserde Türkiye’nin önde gelen profesyonel orkestraları ile sahne almakta, yeni müzik eserlerinin ve sipariş bestelerin yer aldığı a capella programlar hazırlamakta ve eğitim konserleriyle gençlerle ve çocuklarla buluşmaktadır. Koro, 2017 yılından itibaren Burak Onur Erdem ile çalışmalarını sürdürmektedir.
Rezonans
2010 yılında maestro Burak Onur Erdem tarafından kurulan Rezonans, eser seçimlerindeki yenilikçi yaklaşımı, kaliteli müzikten ödün vermemesi ve farklılık yaratan projeleriyle kısa sürede Türkiye’nin en saygın korolarından biri haline geldi. Kuruluşunun beşinci yılından itibaren prestijli uluslararası yarışmalara katılarak dünyanın en iyi korolarıyla aynı sahneyi paylaştı ve çeşitli ödüllerle yurda döndü. Dünyadan yeni koro müziğini ülkemize, Türk bestecilerinin eserlerini ise dünyaya sunmayı hedefleyen Rezonans, uluslararası projeler ve festivallere davetler alarak, kültür elçisi kimliğini güçlendiriyor.
BAKAN MEHMET NURİ ERSOY, “KORKUT ATA TÜRK DÜNYASI FİLM FESTİVALİ”NİN AYRINTILARINI AÇIKLADI
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen “Beyoğlu Kültür Yolu Festivali” kapsamında gerçekleştirilecek “Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali” sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor.
Bu yıl ilk kez İstanbul’da yapılacak olan festival, 13 ülkeden 42 film ile 100’ün üzerinde sinemacı, oyuncu ve kültür insanını ağırlayacak.
Atlas 1948 Sineması’ndaki basın toplantısında konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Bildiğiniz gibi 29 Ekim’de Cumhuriyetimizin 98. yıl dönümünde gerçekleştirdiğimiz İstanbul AKM açılışıyla, 17 gün sürecek Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’ni de başlatmış olduk. Türkiye’nin bugüne kadar yapılmış en büyük ve kapsamlı kültür-sanat etkinliği olan bu organizasyon gerçek anlamda festival içinde festival olarak tanımlanabilecek bir içeriğe ve zenginliğine sahip. ‘Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali’ bunun en değerli örneklerinden biri. Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nden bağımsız olarak da çok geniş bir coğrafyayı temsil eden ve geleceğe yönelik atılmış ciddi bir kültür-sanat adımı.” dedi.
Ersoy, anlatılagelen hikayelerin ve Türk dünyası var oldukça dilden asla düşmeyecek derslerin, öğretilerin ve bilginin kaynağı Korkut Ata’nın adı altında bir sinema festivalini hayata geçiriyor olmaktan dolayı heyecanlı olduklarını belirterek, şöyle devam etti:
“Korkut Ata, Türk dünyasının sinemadaki varlığını en geniş kapsamıyla perdeye taşıyacağımız, tartışacağımız, fikir alışverişi yapıp ortak projeler üretmek için yol haritası belirlemeye çalışacağımız sanat ve sonuç odaklı bir birliktelik olacak. Aynı zamanda, Türk cumhuriyetleri ve topluluklarından kurmaca ve belgesel yapımların yarışacağı en kapsamlı film festivali olma özelliğini de taşıyor. Umuyor ve inanıyorum ki destan ve efsanelerinden tarih ve mitolojisine kadar, ayrıca kültüründen gelen farklı bakış açısıyla anlatacak çok zenginliği, paylaşacak son derece köklü bilgi ve birikimleri olan Türk dünyası için sinema perdesine yeni yansımaların kapısını açacak ilk adımı da atmış oluyoruz. Birlikte çalıştıkça bunun üzerine daha fazlasını ekleyeceğiz.”
“Türk dünyası olarak her alanda olduğu gibi sanatta da beraber olmayı, birlikte yol almayı arzuluyoruz”
Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali’nin ortak geçmişle, tarih, kültür ve coğrafyayla bağlayan bir geleneğin birlikteliği olduğuna işaret eden Bakan Ersoy, “Ondandır ki simgemizi ‘Turna Kuşu’ olarak belirledik. Gönüllerin dili ve habercisi olan, uzakları yakın eden, mesafelerden bağımsız bir ve beraber olmayı temsil eden bu eşsiz motif amaç ve hedeflerimizi yansıtmakta çok doğru bir seçim olmuştur diye düşünüyorum. Zira Türk dünyası olarak her alanda olduğu gibi sanatta da beraber olmayı, birlikte yol almayı arzuluyoruz. Diğer yandan estetiği ve zarafetiyle sanat kavramı için de çok yerinde bir görsel seçilmiş oldu.” ifadelerini kullandı.
Mehmet Nuri Ersoy, festivalde, sinema sanatının çatısı altında Türkiye dahil toplam 13 ülke ve özerk cumhuriyetin bir araya geleceğini aktararak, şunları kaydetti:
“Söz konusu katılımcılar Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Macaristan, Saha Cumhuriyeti, Tataristan, Gagavuz Yeri, İran, Ukrayna ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir. İşte bu denli büyük bir coğrafyanın sinemadaki sesi olacağız. Bakanlardan sinema kuruluşlarının yöneticilerine, oyuncu ve yönetmenlere kadar 100’ün üzerinde üst düzey misafir bu kapsamda ağırlıyor olacağız. Festival kapsamında gösterimi yapılacak 42 filmimiz bulunuyor. Kurmaca, belgesel, animasyon ve Cengiz Aytmatov sinema uyarlamalarından oluşan, özenle belirlenmiş bir seçki hazırlandı. Ayrıca festivalimizin bir yarışma bölümü olacak. Kurmaca ve belgesel kategorilerinde toplam 6 ödül sahiplerini bulacak. Bunların dışında bir tane onur ödülü vereceğiz ve yine Türk dünyasında televizyon ve sinema sektörüne katkılarından dolayı da 5 kurumumuz taltif edilecekler.”
Festival filmlerinin 8-12 Kasım tarihleri arasında Atlas 1948 ve Emek Sinemaları ile Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi ve İstanbul Üniversitesi Cep Sineması’nda ücretsiz olarak seyirciyle buluşacağını söyleyen Ersoy, “Elbette amacımız sadece bugünün yapımlarını daha geniş kitlelere ulaştırmakla sınırlı değil. Türk dünyası için geleceğin sinema sanatına ve bu sanatın çatısı altında hayat bulacak nice esere rehberlik edecek adımları da atmak arzusundayız. Bu doğrultuda ‘Türk Dünyası Sinema Zirvesi’nin ilkini 11 Kasım’da gerçekleştireceğiz. Ayrıca İstanbul Sinema Müzemiz 10 Kasım tarihinde Kırgız sinemasının 80. yılı vesilesiyle bir resepsiyona 11 Kasım tarihinde Özbek Günü etkinliklerine ev sahipliği yapacak. Gerçekten hem katılım hem içerik hem de etkinlik noktasında dolu dolu bir festival bizleri bekliyor. Ayrıntıları merak edenler için ‘korkutatafilmfestivali.com’ internet adresinden bütün detaylara ulaşılabileceği bilgisini de sizlerle ve halkımızla paylaşmak istiyorum.” diye konuştu.
“Sinema kanununda yaptığımız değişiklikler Türkiye’nin bir sinema ülkesi olması için bütün yolları açmış”
Bakan Ersoy, kültürel diplomaside sinemanın önemine dikkati çekerek, şu değerlendirmeleri yaptı:
“Malumunuzdur ki diplomasi farklı şekilde işleyen alt dallara sahip bir kavramdır. Bu dallardan kültürel diplomasi ile temelde hedeflenen ülke algısını en doğru şekilde oluşturmak, kültür öğeleri üzerinden istenen başlıklarda gerçek bilgiyi birinci elden kitlelere ulaştırmaktır. Belki de en önemlisi tüm bunları karşınızdaki insanların verilen enformasyonu dinlemesini, izlemesini ve kabul etmesini sağlayacak, hiç olmazsa ön yargıları sarsarak bilinen söylemlerin karşıtlarını araştırma ve dinleme eğilimi oluşturacak şekilde yapabilmektir. Bunu başarmada sanatın gücü hayret ve hayranlık uyandıracak derecede büyüktür.
‘Sanat, sanat için midir? Yoksa sanat insan için midir?’ tartışmasını ustalara bırakıyorum. Ancak sanatın insan üzerindeki etkisini görmezden gelmek mümkün değil. Sanat eğer bir insanın doğru bilgiye ulaşmasında etkili oluyorsa bunu ciddi bir şekilde ele almak ve kullanmak önemlidir. Dünyanın ve insanlığın bir gözden ve bir noktadan değil bin bir bakış açısıyla her yönden görebilmeye ihtiyacı var. Bu noktada Türk dünyasının söyleyecek çok sözü, insanlıkla paylaşacağı çok birikimi ve zenginliği var. Sinemayla ve genel olarak sanatla bunları arzulanan kitlelere ulaştırmak mümkün. Hal böyleyken bu denli güçlü ve değerli bir alanın göz ardı edilmesi düşünülemez.
Türkiye’de son 19 yıllık sürece baktığınızda, bu farkındalığın eyleme dönüştüğünü çok rahat bir şekilde görebiliyoruz. Sinemaya verilen destek bu süreçte 45 kattan fazla artmış ve 5,4 milyon dolardan 246 milyon dolara çıkartılmıştır. 2018-2021 arası sadece üç yıllık dönemde destek verdiğimiz proje sayısı 1.360, destek miktarı ise 284 milyon liradır. Bu desteklerle birlikte 2002 yılında gösterime giren yerli film sayısı 9 iken, pandemi öncesi dönemde 180’e kadar yükselmiş, 2 milyon olan yerli film izleyici sayısı da 33 milyona ulaşmıştır. Sinema kanununda yaptığımız değişiklikler Türkiye’nin bir sinema ülkesi olması için bütün yolları açmış, bugün bu festivalle ön ayak olmaya çalıştığımız ortak çalışmalar için de önemli kolaylıkları ve düzenlemeleri hayata geçirmiştir. Üretilen film sayısındaki muazzam artıştan tutun da insanımızın sinemaya ilgisi ve dolayısıyla gişe rakamlarının büyümesine kadar bütün bu adımlarımızın meyvelerini toplamaktayız ve yarın bugünden daha fazlasına ulaşacağımızdan şüphemiz yok. Başarıyı dost ve kardeş ülkelerimizle paylaşmak ve birlikte daha büyük başarılara ulaşmanın ise bizler için her zaman ciddi bir hedef ve mutluluk vesilesi olacağını da özellikle vurgulamak istiyorum.”
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.